Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Millet İttifakı’nın İzmir mitinginde AKP iktidarını eleştirerek, “21 yıllık icraatları ortada. Demokrasiyle ilgili ufuklarını gördük. Hukukla ilgili ufuklarını gördük. Adları ‘ak’ olabilir ama alınlarının ak olmadığını da gördük. Görmedik mi? Şimdi, Türk milletinin kendilerine mazeret bırakmayacak şekilde dört tane 5 yıllık kalkınma planı uygulayacak bir zaman vermiş olmasına rağmen hâlâ çıkmışlar vaatte bulunuyorlar. Utanın” dedi.
Millet İttifakı, bugün İzmir’de miting düzenledi. CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mitingde birer konuşma yaptı.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, konuşmasına, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Damlardaki kar, saçaklardaki buz, kanı kaynayan suya dar geliyor. Haberin var mı? Oluklardan akan su sesinde bahar geliyor. Duy güneyden estiğini rüzgarın İzmir. Göreceksin neler olacak yarın. Yuvada çırpınan yavru kuşların uçmak hevesinde bahar geliyor” dizeleriyle başladı. Uysal, şunları söyledi:
“MİLLETİN İRADESİNİ BOĞMAYA ÇALIŞIYORLAR
Şair diyor ya ‘Kim çizmiş bu hududu gönlüme? Dar geliyor, dar geliyor’ dediği gibi. Evet, milletimizin ruhundan fışkırmış bir iradeyle bu coşkuyu buraya taşıyanlara bu meydan dar geliyor. Kocatepe’den Dumlupınar’a ve en nihayetinde 9 Eylül’de Türk milletinin 300 yıllık gerileyişi toprağa gömüldü, denize döküldü. O açıdan İzmir bizim için çok kıymetli. İşte bu şehir, bir var olma-yok olma çizgisinden çıkarak Türk milletinin bu coğrafyada varlığını sorgulayanlara karşı vatan toprağının bağrında sıra dağlar gibi bir iradenin yükseldiği kutlu bir şehir. Bu kutlu şehir, tarihi sorumluluğunu bir kez daha yerine getiriyor. Türk tarihi önünde bir kez daha irade koyuyor. Sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Demokrasi bayrağını, demokrasi meşalesini bütün baskılara rağmen, bütün dayatmalara rağmen yere düşürmediniz. O açıdan teşekkür borcumuz var. Sadece teşekkür etmek yeter mi? Hayır. İşte bu meydan, bu ülkenin, o aziz milletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yarınlarının müjdecisidir. İnanın buna. Türk insanı ile Türk insanı arasına duvarlar örmeye çalışanlara işte bu meydan cevaptır. Birileri, bu aziz millete deli gömleği giydirme teşebbüsü içerisinde 20 yıldır. Bilsinler ki bunlar nafile çabalar. Türk milleti, yetki istediler yetki verdi. Güç istediler, güç verdi. Mutlak güç istediler, mutlak güç verdi. Beylere o da yetmedi. Dediler ki ‘Dilimizden dökülen kanun olsun’, şaibeli bir referandumla onu da geçirdiler. ‘Sınırsız yetki olsun, sıfır denetim mekanizmasıyla biz uçacağız, kaçacağız’ dediler. Dediler ama bu keyfi rejimin fiilen ve resmen işlemeye başladığı günden bugüne, bu milletin sofrada ekmeği küçüldü. Gençleri, daha fazla iş bulamaz hale geldi. Türkiye’yi demokrasi liginden düşürerek, küme düşürerek, içe kapatarak kendi siyasi hedeflerine gideceklerini düşündüler. Bugün, milletin iradesini boğmaya çalışıyorlar.
ADLARI ‘AK’ OLABİLİR AMA ALINLARININ AK OLMADIĞINI GÖRDÜK
Aziz İzmir; bir İçişleri Bakanı var. Biliyorsunuz, değil mi? Neyse, şimdi çıkmış diyor ki ’14 Mayıs 2023 seçimleri bir darbe girişimi’. Anadolu’da güzel bir söz var. Dün Isparta’da da paylaştım. Ne deriz? ‘Takke düştü, kelle göründü.’ İşte bu beylerin de zihinlerinin nasıl çalıştığını bunlar ortaya döküyor. Onlar ruhen de lafta da hiçbir zaman inanmadılar zaten. 21 yıllık icraatları ortada. Demokrasiyle ilgili ufuklarını gördük. Hukukla ilgili ufuklarını gördük. Adları ‘ak’ olabilir ama alınlarının ak olmadığını da gördük. Görmedik mi? Şimdi, Türk milletinin kendilerine mazeret bırakmayacak şekilde dört tane 5 yıllık kalkınma planı uygulayacak bir zaman vermiş olmasına rağmen hâlâ çıkmışlar vaatte bulunuyorlar. Utanın.
TÜRKİYE’DE ADALET, MAALESEF BÜYÜKLERİN YIRTIP GEÇTİĞİ, VATANDAŞLARIMIZIN TAKILDIĞI BİR ÖRÜMCEK AĞINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, 2-3 hafta evvel seçim beyannamesini açıkladı. Aslında seçim beyannamesi değil, 21 yılın itirafnamesi. Beceriksizliklerinin itirafnamesi. Başarısızlıklarının itirafnamesi. Şimdi akıllarına gelmiş. Millet İttifakı olarak milletin önünde paylaştığımız belgelerden birtakım çalıntılar yaparak… Çalma işini biliyorlar. O işi iyi biliyorlar, Allah var. Haklarını teslim edelim. Mülakatı kaldıracaklarmış. 21 yıldır ÖSYM’de soruları çaldırdınız. Mülakatlarla binler, on binler, yüz binlerin, milyonların hakkını yediniz. Sanki bu 21 yılda bu kayırmacılığı, bu ahbap, çavuş düzenini bunlar icra etmedi, vaatte bulunuyorlar. Türkiye’de adalet, sadece adalet saraylarında değil, mahkemelerde değil… Eğer bugün evladımız, bir gencimiz şunu diyebiliyor olsa bu ülkede adalet işliyor derdik zaten. Bir gencimiz şunu dese ‘Ben, alın teri döktüm, göz nuru akıttım, sınavlarda başarılı oldum, üniversiteyi başarıyla bitirdim, kamunun sınavlarına girdim, başarılı oldum; benim hakkımı ne şah ne padişah ne de reis yiyebilir’ dediği ve aldığı gün bilesiniz ki adalet işliyor demektir. Adalet işlemiyor. Türkiye’de adalet, maalesef büyüklerin yırtıp geçtiği, vatandaşlarımızın takıldığı bir örümcek ağına dönüşmüş durumda.
14 MAYIS, BU HARAM SALTANATINA ‘YETER’ DİYECEĞİMİZ GÜN OLACAKTIR
Türk demokrasisinin belki de en zor sınavına doğru yol alıyoruz. 14 Mayıs, yeniden hukuksuzluklara, yolsuzluklara, bu yağma düzenine, bu haram saltanatına ‘yeter’ diyeceğimiz bir gün olacaktır Allah’ın izniyle. ‘Yeter’ diyeceğiz. Ege’nin güzel şivesiyle ‘yetti gari’ diyeceğiz. Yetti gari. Söyleyecek sözleri kalmadı. Söyleyecek yalanları kalmadı. Şimdi, muhalefeti eleştirmekle meşguller. Birtakım yaftalamalar yapıyorlar. Türkiye’de terör örgütleri ile iş birliği yapma imtiyazı Sayın Erdoğan’da. Sayın Erdoğan, PKK ile iş birliği yapabilir, FETÖ ile iş birliği yapabilir. Bunlar yetmedi; şimdi Gaffar Okan’ın katillerini kendi aday listelerinde aday yaptılar. Bizim vatanseverliğimiz, bu mevsimlik milliyetçiler gibi asla olamaz. Bizim vatanseverliğimiz, bu vatan toprağının üzerinde yaşayan tüm insanlara sevgiyi ihtiva eder. Dağına, taşına, toprağına sahip çıkmayı ihtiva eder. ‘Bu bereketli toprakların bedbaht insanları olarak yaşamayacağız’ dediğimiz Anadolu’yu yeniden üreten bir Türkiye haline getireceğiz. Yeniden bu büyük ülkede kendi evlatlarını, kendi doğduğu topraklarda gelecek arar hale getireceğiz. Bunu yapabilmenin yolu da bellidir.
KARANLIKTA RENKLERİN BİR MANASI YOKTUR
İnanıyorum ki bu ülkenin milli güvenlik şemsiyesi demokrasidir, hukuktur ve laikliktir. Bu değerleri içselleştireceğiz. İçselleştirmeyenler de içselleştirecek. Kaybetmeye yüz tuttuğunda demokrasiyi, cumhuriyeti, bugünlerde bedelini ödeyerek anlamlandırıyoruz. Çıktığımız bu noktada, geldiğimiz bugünde, karanlıkta renklerin bir manası yoktur. Karanlıkta renkleri seçebilme imkanımız yoktur. Her birimizin siyasi aidiyetleri var, farklı kimlikleri var. Bugün Millet İttifakı’nı oluşturan altı siyasi parti olarak, bu renklerimiz bir kenara, bu karanlıktan çıkmak için, yarınki Türkiye’nin cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde bir irade koyduk. Bu iradeyi de hep beraber başarıya ulaştıracağımıza inanıyorum. Sözlerimin sonunda İzmir’den bir söz almak istiyorum. Dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldıracak mıyız, çaldırmayacak mıyız? Çaldırmayacağız. Bu haram saltanatına hep beraber son vereceğiz. Bu coğrafyada doğan insanlarımızın yeniden kendi doğduğu topraklarda gelecek aradığı bir Türkiye’yi, herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi, işleyen bir hukuk düzenini, işleyen bir serbest piyasa düzenini, eşit fırsatlar ülkesi Türkiye’yi Allah’ın izniyle hep beraber ayağa kaldıracağız. O açıdan şair diyor ya ‘Vur kazmayı Ferhat. Çoğu gitti, azı kaldı’. Çoğu gitti, azı kaldı.14 Mayıs’a az kaldı. Şafak söküyor artık. Şafak 14. İnşallah 14’üne kadar, bu gönül gönüle yürüttüğümüz mücadeleyi büyütecek ve millet önünde on yıllar boyunca yarınlarımızı aydınlatacak bir iradeye dönüştüreceğimize inanıyorum. Vesileyle bugün bu büyük değişimini müjdecisi İzmir’e saygılarımı sunuyorum. Daha güzel günlerde buluşmak ümidiyle.”